KÖYÜMÜZ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
ULAŞIM:
Köyümüz ilçe merkezine 7 il merkezine 72 km mesafede olup Çankırı il merkezinin kuzey batısında Devrez Vadisinde kurulmuştur. Batı-doğu yönünde akan Devrez çayının kenarında, kuzeyi sarp kayalıklara dayalı şirin ve tarihi bir köydür. Çevredeki en eski yerleşimlerden biridir. Çubuk üzerinden Ankara'ya 125 km. uzaklıktadır. Köyün kuzeyinden geçen yol Kurşunlu, Orta üzerinden Atkaracalar-Çerkeş yolu güzergahından Bolu ile İstanbul bağlantısı vardır. Doğanlar , Kırsakal, Sancar, Sünürlü, Kalfat ve Orta ile komşudur. Yakın köyler : Kırsakal 2.3 km, Sancar 4.0 km, Doğanlar 3.4 km, Sünürlü 4.0 km, Karaagaç 5.6 km, Demirciören 6.2 km.uzaklıktadır. Köy Muhtarı : Süleyman Satıoğlu Muhtarlık Telefonu : 0376 655 60 01 Ev Telefonu : 0 376 655 61 91 Cep Telefonu : 0 532 395 72 69 Köyün nufusu 2009'de Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre : Toplam Nüfus :346 Erkek Nüfus :167 Kadın Nüfus :179'dur. Sağlık Ocağı /Evi : Yok İlköğretim Okulu : Yok Ptt Şubesi : Yok Su Şebekesi : Var Kanalizasyon : Var Telefon Santrali : Var ve Çevre köylere dağıtım yapmaktadır. KONUM: 40 derece 41 dakika 00 saniye kuzey enleminde, 33 derece 11 dakika 00 saniye doğu boylamında yer alır. Denizden yüksekliği 1336 metre, Devres Çayından yüksekliği 3 metredir. Arkası dik ve sarp kayalıklar ile kuzeybatı güneydoğu yönünde akan Devres çayı arasında kalan çok dar bir şeritte kurulmuştur. Şerit güneydoğu kısmında dar olup kuzeybatıya gittikçe genişler. Köyün gelişen kısmı da bu genişleyen kısımda mezarlığa yakın batı ve kuzey yönündedir. Ayrıca Devrez Çayının öte geçesi de yeni yerleşim yeri olarak tarihi bir köprü ile bağlantılıdır. YAŞAM: 300'e yakın su abonesi bulunan köy, yaz ayları emekli olanlarla dolar, kış ayları ise nüfus % 60 'a yakın azalır. Her evde su, elektrik mevcuttur, ayrıca sokak aralarında iyi suyu bulunan çeşmeler vardır. Normal ve uydu anten, telefon gibi ihtiyaçların tamamı karşılanmıştır. Sokak araları asfaltlanmış, kanalizasyonu çalışır vaziyettedir. Köyde tüm çatılar kiremittir.Yeni yapılar ise iki katlı betonarme ve gösterişli dubleks villa tipindedir. Köy içinde yıkılmış eski evlerin enkazlarına sıkça rastlanır. Çok az eski yapıya rastlanmaktadır ve en eski yapılarda 1936 sonrasına aittir. Yapım tarihi 1182 yılı olduğu söylenen camisinin minaresi eskisinin yerine 1954 yılında yapılmıştır. Caminin kitabesine rastlanılmamış, cümle kapısı girişi üstünde sıva altında kaldığı söylenmiştir. 1946 yılında yapılan ilkokulu öğrencisizlik nedeniyle kapanmış ve yıkılmıştır. Muhtarlık binası, sosyal tesis ve köy okulunun bahçesinde çocuk parkı vardır. Tüm evlerde elektrik vardır ve köy içi aydınlatması yapılmaktadır. Köyde üç parça mezarlık bulunur. Mezarlıklar, Orta ilçe gelişinde köy girişinde sağ ve solda birde öte yakada yer alır. Köyde 1960 lı yıllara kadar faal olan , FERFENE adı verilen toplantıların yapıldığı, kış geceleri eğlenilen, bayramlarda bayramlaşma yapılan, toplu yemek yenilen sosyal içerikli köy odalarının büyük bir çoğunluğu yıkılmış, bakımsız ve ilgisizlikten kendi hallerine bırakılmış durumdadır. Çok az bir kısmı ise ailelerin özel çabalarıyla imar ve tamir ettirilerek yaşatılmaya çalışılmaktadır. GEÇİM : Halk genelde gurbetçidir. 1950 lerde başlayan gurbet göçü yıllarca devam edegelmiş ve artık emeklilerin geriye dönmesi ile köyde yaz ayları ve hafta sonları da olsa bir hareketlilik başlamıştır. Önceleri bakanlıklarda odacılık yaparak hayatını kazananların yerine şimdi her meslekten insan ve yutr dışında çalışanlar almıştır.Geçmişte olduğu gibi köy halkı aydın, yeniliklere açık ve ileri görüşlüdür. Bu özelliklerinden dolayı dışardan gelenlerin sürekli dikkatini çekmektedir. Misafirperver, sorunsuz yaşamayı seven, barışçıl insanlardır. Köyde yaşayanlar ve yaz ayları gelenler buğday, nohut, mercimek, ekmekte ihtiyacı olan sebzeleri küçük bostanlarında yetiştirmektedir. Kabak, salatalık, domates, fasulye, patates, soğan, biber, maydonoz, turp yetiştirilen sebzeler arasındadır. Hayvancılık yanında arıcılık yapanda vardır.Köyde ticari işletme bulunmaz, ihtiyaçlarını servis yapan ticaret erbabından karşılarlar. Yükseltinin fazla, yaz mevsiminin kısa, kışların uzun ve soğuk geçmesi nedeniyle meyvecilik gelişmemiştir. Elma, armut, erik yetiştirilir. Eskiden ağaç dikme kültürü gelişmeyen köyde ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Üzerinde hiç bir ağacın bulunmadığı mezarlık ve çevresi şimdi çam ağaçları ile donatılmış güzel görünüm arz etmektedir. Köyün kuzeyinde ve köye bir saat uzaklıkta Dumanlı dağında yaylası vardır, yaz ayları özellikle Mayıs-Ağustos ayları arasında yaylaya çıkılır. Köyün Sanı'da mer'ası bulunmakla beraber hayvan sayısının azlığı nedeniyle kullanılmamaktadır. COĞRAFYA: Rakımın oldukça fazla olduğu köy arazisinde düzlüklere pek rastlanmaz. Kısa yaz mevsimi ve uzun kışlar buğday, arpa, fiğ, mercimek, nohut dışında başka üretime el vermez. Devrez vadisi batıda biraz geniş yer tutarken doğu kısmında oldukça daralır. Yüksek yerlerde ki küçük düzlüklerde tahıl üretimi yapılır. Step iklimi be bitki örtüsünün hakim olduğu arazide nohut, ahlat, alıç, kuşburnu ve çördüğ gibi yabani meyveler yetişir. Geniş otlak alanlarına sahiptir. YER ADLARI:
Çatalarkaç tepesi, Tavşan Tepe, Çalıköyü, Özgüneği, Erikli tepe, Akkuşönü mevki, Kalfat yaylası, Dağpınarı, Kızılarkaç, Karasivritepe (1664 m), Korudağı mevki, Porsuk tepe, Karakaya, Ziyaret kaşı 1302 m, Gindek deresi, Kırsakal, Gindekaltı mevki, Söğütlüpınar mevki, Harmankaya deresi, Ören tepe 1354 m, Çağışak tepe 1397 m, Davullu yazı, Çalyatak tepe 1541 m, Taşpınar Çeşme mevki, Dam deresi, Avlatarla sırtı, Ayrılık sırtı, Ot burnu, Özgüneğ pınarı, Osmanyatağı tepesi 1464 m. Menekşe tepe, Sütpınarı çeşmesi, Sivren, Akyol sivrisi 1364 m, Kepezin kaş, Nal tepe, Çalıköy, Harmankaya, Yatak, KÖY İÇİ KAYA MEZARLAR: Kaynağını batıdaki Aydos dağından alan Orta, Kurşunlu ve Ilgaz ilçe sınırlarından geçerek 211 km yol kat ettikten sonra, Kızılırmak'a karışmak üzere Çankırı sınırlarını terk eden Devrez Çayı vadisi boyunca kaya mezarları yer alır. Sakaeli köyünden başlayan kaya mezarları vadi boyunca Ilgaz'a kadar bazı yerlerde yoğun bazı yerlerde seyrek olarak devam eder.Köyün sırtını dayadığı kuzey yönündeki sarp kayalar içinde yer alan kaya mezarlarının 125 adedin üzerinde olduğu tahmin olunmaktadır. Çoğu evlere bitişik ve evlerin birer parçası halinde olup kesin rakam verilememektedir. Dik kayaların zeminine yakın kısımlar depo, ahır, kiler ve benzeri amaçlarla kullanılmaktadır. Tortul ve çakıl taşı bileşiminde olan sarp kayalar oyularak mezarların yapımı gerçekleştirilmiştir. Birkaç adette doğal in vardır.Yükseklik ve yüzey ölçüleri 2.0x5, 1.5x1.5, 10.00x10.00 metreler arasında değişmektedir. İçinde 500 koyun alabilecek genişlikte inler vardır. Dokuz İnler örneğinde görüldüğü gibi, tek olanlar olduğu gibi birbirine geçmeli olanlarda mevcuttur. Odaların bir kısmında merdiven ve ışıklandırma pencereleri bulunur. Kare, dikdörtgen, yuvarlak düz tabanlı, kubbeli, oval tavanlı yapı şekilleri ile dikkati çeker. Duvarlarda istirahat ve cenaze törenleri için oyularak yapılmış muhtelif büyüklükte nişler , bazılarında kemerli giriş ve ölü sediri vardır. Dokuz İnler oldukça tipiktir. Birde Sulu İn adı verilen 40 basamaktan oluştuğu söylenen ve 27 basamağı sayılabilen, su haznesine inen yolu olan in vardır. Sarp kayanın yüzeyine oyulmuş ve dibe doğru merdiven yapılarak çay seviyesine ulaşılarak burada meydana gelen su haznesinden faydalanılmıştır. Buzdolabının olmadığı dönemlerde suyunun soğuk olması nedeniyle Ramazan ayında köylüler bu inden içme sularını temin etmişlerdir. Sulu İn'e atılan bir elmanın çaydan çıktığı rivayeten anlatılmaktadır. BÖLÜK KAYA VE DERE BÖLGESİ İNLERİ: Devrez vadisi boyunca kuzey doğuya doğru gidildikçe, köye on onbeş dakika mesafede Devres Çayının önceleri sol daha sonraları sağ tarafında çok sayıda in yer alır. Üç adet yıkık değirmen geçildikten sonra Pehlivanoğlu Dağına ulaşılır. Yol dar olup vasıta geçemez, yayan gitmek gerekir. Pehlivanoğlu Dağı eski bir yerleşim yeri olup, tarım amaçlı tarla açılmış ise de , amacın kaçak kazı olduğu bir gerçektir. Yaklaşık 1700 metre yükseklikteki ören yerinin temel toplanarak bir yere yığılmış, yığılamayanlar ise çukur yerlere doldurulmuş vaziyettedir. Bu dağ Müslüman kalesi olarak bilinmektedir. Aradan Devrez Çayının geçtiği karşı dağ ise Gavur kalesi olarak adlandırılmaktadır. Dumanlı köyü sınırları içinde kalan Gavur Kalesinin kale duvarları ayaktadır. M.Ö 1.500 yılına tarihlenen bir Hitit Kalesi olduğu Prof. Robert Matthews tarafından belirtilmiştir. Hitit Kalesinin sağ tarafında ise Peri Bacası oluşumları ve bu oluşumların içinde inler yer alır. Bölge üzerinde 1952 li yıllarda inceleme yapan Ahmet Gökoğlu bölgedeki kaya mezarlarının Paflagonlar döneminde yapıldığını belirtmiştir. İlk kilise kayıtlarında ise Çankırı, Ilgaz ve Sakaeli adları geçmektedir. Dolayısiyle kaya mezarları Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde yoğun olarak iskan edilmiştir. Paflagonların bölgeye gelmeleri M.Ö 1.100 yıllarına rastlamaktadır, halbuki tespit edilen Hitit Kalesi ise M.Ö 1500 e tarihlenmektedir. Sakaeli kaya mezarlarının 3.500 yıldan daha fazla bir geçmişi vardır. Toplayıcı, avcı olarak geçinen ilkel toplulukların ilk barınaklarından biri olması Taş Devrinden bu tarafa iskan ediliyor olmasını ileri sürmek hiçte abartılı bir yaklaşım değildir. Köy içinde çıkarılan sütunlar ise bölgenin Roma ve Bizans dönemi yerleşim yeri olduğunun kanıtıdır.Pehlivanoğlu dağı, Sakaeli dağı ve Gavur kalesinin geçmişten kalma harabeleri günümüzde dahi görülebilmektedir. GELİN KAYALARI: Peri bacası oluşumuna yerel olarak Gelin Kayaları adı verilmektedir. Anlatılan efsaneye göre gelmekte olan gelin alayının önüne Hızır Aleyhisselam çıkar ve gelin alayına katılanlardan ekmek ister, onlarda vermezler, bunun üzerine taş olun der ve bütün alay taş olur. OBSİDİYEN YATAKLARI (Cicik): Köylülerin cicik adını verdikleri obsidiyen volkanik cama verilen eski bir addır. Sakaeli Yaylasınde yüzeysel olarak bulunur. Volkanik bir ürün olan obsidiyen kesici camsı bir madendir. Siyah, kahverengi, bazen yeşil renklerde olabilir. Genellikle riyolitik bileşimli bir kayaç olup konkoidal(midye kabuğu şeklinde) kırınım gösterir. İlk Çağ insanları obsidiyene çeşitli şekiller vererek mızrak ucu, kesici ve delici aletler yapmışlardır. Eski Çağda yaşamış olan insanların buradaki obsidiyeni alıp İstanbul'a götürdükleri ve kullandıkları yönünde kayıtlar vardır. Ayrıca mücevherat ya da sanatsal objelerin yapımında kullanılmıştır. Günümüzde yarı değerli süstaşı olarak önemini sürdürmektedir. |